Bu blogda, danışmanlığını yaptığım firmalardaki profesyonellerin satışa, pazarlamaya, marka yönetimine, perakendeciliğe, tanıtıma ve iş yaşamına dair görüşlerini bulacaksınız. Bazen makale formatında bazen de ropörtaj formatında olacak bu görüşlerden çok faydalanacağınıza eminim. Murat ŞAYLAN

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Satış ve Pazarlamanın Püf Noktaları

l  Mükemmel bir satış ustası olmanın ön şartı özgüvendir.
l  İnsanlar iletişimde ve hizmet sunumunda, karşısındaki pazarlamacının kendilerine olan yaklaşımlarında; samimi olup olmadıklarına dikkat ederler. 
l  Her başarı insan ilişkisinden geçer. Satış ve pazarlamanın başarısı da insan ilişkilerinden geçer.
l  Bir insanı yukarıya taşıyacak olan insanlarla kurduğu iletişimdir.  
l  Pek çok insanın kariyeri teknik bilgi eksikliğinden çok ilişkilerindeki yetersizlikleri nedeni ile zarar görmüştür. Pazarlamacının insan ilişkilerindeki yeterliliği kariyerine de olumlu etki bırakacaktır.  
l  Sunuşa gidilen yerlerde insanlarla pazarlamacının kuracağı ilişkinin tılsımlı anahtarı, yüzündeki tılsımlı gülümsemedir. Gülümseme sunuş yapılan ya da görüşülen insanlar üzerinde en pahalı, en şık, en güzel elbiseden bile daha olumlu etki bırakır. Gülümseme her şeyden daha güven vericidir. Bu nedenle pazarlamacının yüzünde tebessüm eksik olmamalıdır.
l  Pazarlamacı telefonla konuşurken bile gülümsemelidir. Çünkü gülümsemesi ses tonuna yansır.  
l  Satış-pazarlama sırasında daima insanların hassas olduğu konulara değinilmelidir.
Örneğin: karşınızdaki göz sağlığına değer veriyorsa bunun öneminden bahsedilmeli ya da pipo içiyorsa hangi marka pipo tütününü kullandığı sorulmalıdır.
Yani pazarlamacının her konuda az çok bilgi sahibi olması gerekir.  
l  Pazarlamacı duygu paylaşmasını bilmelidir. İnsanlar ile iletişim kurabileceği bir dil; bir tarz ya da bir konu bulabilmelidir.
l  Müşteri vitrini beğenmezse bakmaz, dükkanı beğenmezse içeriye girmez. Hizmeti sunan pazarlamacıyı beğenmezse o hizmeti almaz.  
l  Satış elemanı satış yaparken,
a)    Müşteriyi bir illüzyonist gibi etkilemeli.
b)    Bir psikolog gibi gözlemlemeli.
c)    Nasıl bir hizmet alabileceğini hissettirmeli ya da önermeli
d)    Hizmeti sunarken sorulabilecek tüm sorulara yeterli ve doyurucu cevaplar verebilmeyi becerebilmelidir.  
l  Yeni müşteri kazanmak aslında maliyetlidir: Şöyle ki; düşük fiyat teklifi ve yapılamayacak taahhütler altında kalınması söz konusu olabilecektir. Ancak eski müşterileri elde tutmanın maliyeti daha azdır. Bu nedenle pazarlamacının çalışan müşterileri belirli aralıklarla ziyaret etmesi ve memnuniyetini test etmesinde yarar vardır.
l  Hiçbir şirket müşterilerini kaybetmenin maliyetini gözden çıkaramaz.
l  Yeni müşteriler şirketin yaşaması ve büyüyüp gelişmesi için önemlidir. Ancak daha da önemlisi çalışılan ve komisyonları iyi olan müşterileri elde tutabilmektir. Müşteri sabun gibidir; elde iyi tutulmalıdır. Şayet iyi tutamazsanız her zaman elinizden kayıp gidebilir.
l  Bağ dua değil çapa ister. Müşteri ise laf ve söz değil hızlı ve kaliteli bir hizmet ister.
l  Müşteriye gidildiğinde beliren bir durum ortaya çıkar. Bu da ‘yıldızın barışma’ meselesidir. Yıldızın barışması için ve bu ortamı yaratabilmek için pazarlamacıya önemli görevler düşmektedir.  
l  Aklımızdan geçirdiğimiz düşüncelerimiz yüzümüze ve tavırlarımıza yansır. Bu nedenle pazarlamacının müşteri ile olan ilişkisinde aklından geçen düşüncelerin pozitif ve pazarlamaya yönelik düşünceler olması gerekmektedir.  
l  İlk tanışma anında yapılan bir hatanın çoğunlukla telafisi olmaz. Çünkü en etkili izlenim ilk izlenimdir. Satış ve pazarlamacının ilk izlenimini oluşturmak için tek bir şansı vardır! İlk izlenim ikinci defa oluşmaz.
Bu nedenle pazarlamacının kılık kıyafetiyle, davranışıyla müşteri karşısında ilk izlenimini olumlu kılması gerekmektedir.  
l  Elbise yürümesini; bilgi ise konuşmasını öğretir. Satış ve pazarlamacının kılık kıyafetinin yerinde olması tek başına bir anlam ifade etmez; ancak konusunda bilgili ise doyurucu konuşmalarıyla müşteriyi kazanma şansı da artabilecektir.  
l  Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliği ise firmayı şirkete kazandıran da aslında şirketin gücünden ziyade satışı yapan personelin ikna kabiliyetidir ve sabırla o firmayı takip ve ziyaret etmesidir.  
l  Müşterilerimizi görüşme akışında dinlerken sözünü kesmemeli, gözlerinin içine bakmalı.
l  Müşteri pazarlamacıda kesinlikle kendinden bir şeyler bulabilmelidir.  
l  Müşteriye zaman zaman sorular yöneltilmeli, ciddi bir diyalog kurulabilmeli, onun kişiliğini, duygularını, egolarını ve ne aradığını anlayabilmeliyiz.  
l  Bir hizmeti anlatmak sadece onu katalog ya da sunuşla anlatmaktan ibaret değildir. Örneğin: Şirketin 50 yıldan fazla bir geçmişi olduğunu öğrenmesi, müşteri için hizmeti almada belirleyici olacaktır. 
l  Müşteriler bir şirketin damarlarındaki kan gibidir.
l  Pazarlamacının başarısı şirketin vermiş olduğu hizmete uygun müşteri bulmaktan ziyade, müşteriye uygun hizmeti bulmaktan geçer.
l  En büyük başarı rakiplerin yapamadığı ilki ya da yapamazsın dediği şeyi yapabilmektir.   
l  Pazarlamacının hırslı ve inançlı olması gerekir.
l  Satıcı ile müşteri arasında görüşmede egolar arası bir ilişki söz konusudur. Bu ilişkide başarılı olan kazanır.  
l  Şirketin tanıtımı o tanıtımı yapan pazarlamacının anlatımı kadardır. Bu nedenle pazarlamacının sattığı hizmetin ne olduğunu çok iyi bilmesi gerekmektedir.  
l  Pazarlamacı müşteriye ne tür faydalar sunabileceği önceden araştırılmalıdır. Bu nedenle firma hakkında gerekli araştırmayı yapmanın yanında firmaya maliyetleri düşürücü ve kaliteyi artırıcı hizmetlerin neler olabileceğini bilmelidir veya önerebilmelidir.
l  Satıcı  devamlı sahada olmalıdır. Tabiri caizse bir uçak gibidir ve hep havada olmalıdır, yerde kaldığı her saat zarardır.

Savaş ÖZDOĞAN

SYK Gümrük Müşavirliği A.Ş Satış ev Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

24 Ocak 2014 Cuma

Para Ana Üründen Değil Aksesuardan Kazanılır / BİLAL GAPAYLAR

Hem şikayetçi olup hem de alabildiğine kendimizi kaptırdığımız şeydir  rekabet. Rekabetin bir yönünü büyüteç altına aldığımızda yegane amaç  olan “tercih ediliyor olmak” noktasında müşterinin tercihlerinde “ürün/fiyat bilgisi”nin çok önemli olduğunu görürüz. Bunu farkedebilenler –ticaretin acımasızlığı ile- bir teknik geliştirdiler: “sağ gösterip , sol vurmak”. Yani ana üründeki fiyat cazibesini gösterip aksesuardan para kazanmak.

Yapılan aslında basit; medya, reklam kanalları ve tüketici alışkanlıkları ile belli ana ürünlerin, belli markaların etiket fiyatı üzerinden alabildiğine rekabet ortamı yaratmak zaten mevcut düzenin en iyi yaptığı şey. Demek ki para buradan kazanılamıyor. O zaman üzerinde bu spotların ve fiyat bilgisinin olmadığı bir kanal bulmak ve bu rekabetten kaçmak lazım. İşte bu noktada AKSESUAR can simidi olarak devreye giriyor. Her sektör kendi yapısı gereği bu fırsata ince farklılıklar getirse de temelde mantık aynı.

Bazı sektörlerden örnekler verelim. Cep telefonu fiyatlarında büyük rekabet var. Bir cep telefonu satıcısı toptan 1.500 TL’ye aldığı bir telefonu, yoğun rekabet nedeni ile % 5 civarında bir kar ile satabiliyor. Ama siz o telefonu satın alırken mutlaka ekran koruma filmi yapıştırmak isteyeceksiniz. Koruyucu kapak/kılıf almak isteyeceksiniz. İşte o zaman da maliyeti 2 TL ile 12 TL arasında değişen aksesuarları 15 TL ile 60 TL arasında değişen fiyatlarla satın alacaksınız. Yani mağaza sattığı cep telefonundan değil aksesuarından kazanmaya başlayacak. Çünkü satıcı için aksesuarların hem stok maliyeti az, hem kar marjı çok yüksek.  Yaşadığım tipik bir örnek: 1998 yılında GSM aksesuarları toptan satıcısı idim. O yıllardaki tüm cep telefonu modelleri antenli idi. Özellikle bir markanın antenleri çok sık kırılırdı. 50 şer adetlik poşetlerde toptan satardım o anteni. Bir gün bir cep telefoncuya 50 adetlik poşette anten verdim. Ben faturayı yazarken bir perakende müşteri geldi ve 1 adet anten istedi. Masanın üzerindeki poşet içinden bir adet anten verildi ve karşılığında alınan para direk olarak bana verildi. 50 adetlik poşetin parası ödenmiş oldu.

GSM operatörlerinin ana mağazalarının esas amacı abonelik sayısını arttırmaktır. Satış sorumlusu personel, sattığı hat başına prim alır. Ama çoğu mağazada bu prim, personelin o ay sattığı aksesuar miktarına göre katsayılandırılır.  GSM sektöründeki operatör hizmeti satışından sorumlu olan müdürlerin bugün en çok yaşadıkları sıkıntı; esas işi hat satmak olan personelde yaşanan odak kaymasıdır. Tezgahtarlar aksesuarlara daha fazla önem verirler. Çünkü bunlardan prim kazanmak daha kolaydır.

Benzer durum teknoloji marketlerinde de yaşanmaktadır. Sattığı ürün başına pirim alan görevli, çok satılan ve fiyatı 2.000 TL civarında olan bir TV satışından elde ettiği pirimden daha fazlasını o TV’nin yanında sattığı kablodan kazanabilmektedir.  Pek çok yerde, tezgahtarlar (satış danışmanları) 2.500 TL’lik TV’yi satmak için döktüğü dilden daha fazlasını yanında satmak istediği kablo için döker.

Aksesuardan para kazanma eğiliminin son yıllarda çok arttığı bir başka alan da yetkili teknik servislerdir. Servis, beyaz eşya, tv, klima servisi olabilir. Burada servis size satın aldığınız bu makinenin ücretsiz kurulumu için evinize ya da işyerinize geldiğinde sizin odaklandığınız ana iş o makinenin montajıdır. Servis ise bu hizmetinin parasını en az 2 ay sonra, tahmin ettiğinizden çok daha az miktarlarda o markadan alabilmektedir. Bu durumda servisler yakıt, amortisman, personel gibi pek çok masrafını çıkarabilmek için sizin o anki “ürünü hatasız, tam verimli ve garanti dışı bırakmadan kullanma” özeniniz üzerinden malzeme satmaktadırlar. O an sizin uzun zamandır almayı planladığınız ve büyük para ödeyerek aldığınız makine, büyük bir markanın yetkili teknisyeni tarafından kurulmaktadır. Bu ortam, sizlerin bir şey satın almak noktasındaki sorgulama ve kontrol etme ezberlerinizden tamamen uzak bir ortamdır. O anda boynunda uzman teknisyen kartını taşıyan kişi sizi  çok iyi yönlendirebilmektedir. 

Montajı yapılan makine; çamaşır makinesi ise, siz en bildik kireç önleyiciyi de kullansanız servis teknisyenine göre hiçbir fayda göremezsiniz. Makinenizin kireçlenme yüzünden garanti kapsamı dışında kalıp ciddi hasar görmemesi için teknisyenin size o anda gösterdiği aparatı satın alıp musluğunuzun su girişi ile makinenin su alım hortumu arasına takmanız gerekir.

Montajı yapılan makine; bir LCD TV ise montaj ekibi size ya görüntüyü hiçbir kablonun aktaramayacağı kadar güzel aktaran bir bağlantı kablosu satmak isteyecek ya da TV’nizi duvara bağlayan aparatlar alanında farklı ürünler tanıtacaktır. Hiçbiri olmasa bile TV ekranının hassasiyeti vurgulanıp temizlik sırasında TV’ye hasar vermemeniz için kullanmanız gereken özel (!) bezi ve özel (!) temizlik sıvısını satmak isteyecektir.

Teknik servislerin satmaya çalıştıkları bu tip aksesuarların markalarını seçerken de maalesef her ne kadar satış sırasında “piyasada bulamayacağınız bir profesyonel markadır” diye tanıtıyor olsalar da tercih ettikleri esas özellik her dükkanda ya da internette kolayca bulunup fiyatı kontrol edilemeyecek bir marka olmasıdır. Bu noktada ürünü o anda satın aldıktan sonra zamanı bol olan bazı müşteriler durumdan şüphelenip ürünü azimle araştırdıklarında anlatıldığı kadar zorunluluğunun olmadığını ve/veya fiyatının hiç de o kadar olmadığını gördükten sonra ürünü iade etmek isteyebiliyorlar. Bu süreçteki iade talebi, şikayetin, servisin bağlı olduğu markaya gitmemesi için serviler tarafından hiçbir şekilde yokuşa sürülmez.

Normal fiyatını bilmediğiniz için çok yüksek fiyata alabildiğiniz bu tip aksesuarların satışı o kadar değerlidir ki, çoğu mağaza ile o mağazanın sattığı ürünlerin kurulumunu yapan teknik servisler arasında bu ürünleri kimin satacağı konusunda da ciddi tartışmalar ya da pazarlıklar yaşanabilmektedir. Normalde bir TV montajında servis,  TV’yi eve taşımak zorunda değildir. Nakliye müşteriye ya da mağazaya aittir. Ancak zaman zaman mağaza ile servis arasında “kabloyu ve duvara montaj aparatını sen satma, ben montaj sırasında satayım, karşılığında da TV’nin nakliyesini bedelsiz yapayım. Sen de bu bedelsiz nakliye hizmetini satış sırasında argüman olarak kullan”  anlaşmalarının yapıldığını görmekteyiz.

Yetkili teknik servislerin ücretsiz montaj sırasında malzeme satması konusu markalar tarafından bilinse de, çoğu marka bu duruma göz yumar. Çünkü onlar da bilmektedir ki yapılan montaj başına verdikleri para gerçekten çok azdır ve o servisin hayatta kalması gerekmektedir. Yani ortada tüketici aleyhine bir ittifak vardır.

Benzer gri ittifakı  GSM operatörleri ile GSM mağazaları arasında da görmekteyiz. Mağaza sahibinin ana gelir kaynağı olması gereken hat başına operatörce ödenmesi gereken para yeterli olmayınca ortaya şöyle bir manzara çıkıyor. Siz o mağazaya o operatörün tabelasının verdiği güven ile giriyorsunuz ve size “bu orjinali” denilerek taklit ürün çok çok yüksek bir fiyata satılabiliyor. Ve operatörlerin gözü önünde olan hatta çok kere şikayet konusu olan bu durum da ittifak içinde sürüp gitmektedir.

Aksesuar üzerindeki kar marjından bir diğer faydalanma tekniği de; ana üründeki etiket fiyatına dair çok bildik pazarlık girişimlerinin kurtarıcısı olmasıdır. Örneğin siz 2.850 TL fiyatındaki bir ürünü satarken müşteri en azından düz hesap olsun diye 2.800 TL yapmak isteyecektir. Bu noktada 5 – 15 TL arasında maliyeti olan ama etiket fiyatı 80 TL olan aksesuar devreye girer. Müşterinin 50 TL’lik fiyat indirimi teklifi yerine 80 TL’lik ürün bedelsiz sunularak hem 50 TL’lik indirim yapılmamış olur hem de daha değerli bir hediye verilmiş olur. Bu örneği her sektör için bin bir şekilde çeşitlendirebilirsiniz.

Bu konudaki aksesuar sınıfına aslında sarf malzemelerini de koyabiliriz. Teknoloji marketlerinde dikkat etmişsinizdir; kartuş fiyatına yazıcı satılmaktadır. Ve müşteri koca yazıcıyı ne kadar da ucuza aldığının mutluluğu içinde çıkar mağazadan. Ardından yazıcının ömrü boyunca alacağı kartuşlarla markayı zengin eder.

Aksesuar üzerinden para kazanma olgusu kesinlikle ticarette göz ardı edilmemesi gereken bir alandır. Ama bir o kadar da riski vardır. Zira tatlı paranın sarhoşluğuna kapılıp  topuzun ayarını kaçırmamak için hem ahlaken hem de şikayet konusu olmamak adına kesinlikle çok dikkat etmek gerekir.

BİLAL GAPAYLAR
Pazarlama Uzmanı / Freelance


22 Ocak 2014 Çarşamba

Modern Zamanlarda İşleri Geliştirmek / BİLAL GAPAYLAR

“Para kazanmak her geçen gün zorlaşıyor mu?” Özellikle iş dünyasında çok sık duyduğumuz bir sözdür bu. Piyasalara baktığınızda  bu yargıyı destekleyen delilleri ziyadesiyle görürsünüz ve bu yargıya hak verirsiniz. Oysa bu yargının tek sebebi mevcut yoğun değişim sürecinin partneri olmak yerine kolayı seçip izleyicisi olmamızdan kaynaklanıyor.

Evet modern zamanlarda herkesin her çeşit bilgiye her an ulaşabilmesinden kaynaklanan büyük bir değişim ortamındayız.  Klasik satış tekniklerinin çoğu çökmüş durumda. Bu durumda siz hala aynı teknikleri zorlayarak kullanmaya devam edince doğal olarak; para kazanmak zorlaşır, halk tabiriyle “ekmek aslanın midesine” iner.

Modern zamanların zorlaştırdıkları ile mücadelenin yegane yöntemi; modern zamanların getirdiği imkanlardır.  Yani bu değişimi senin yerine analiz eden, raporlayan bilgisayarlar var. Optimum bilgiyi sana anında ulaştıran haberleşme yöntemleri var. Çok çeşitli ve ekonomik reklam materyalleri var. Eğitim teknikleri var. İnternet var. Bütün bunlar satışta, küçük bir hamle ile 50 adım atma imkanı demek. Yani modern zamanlar ekmeği nasıl aslanın midesine indirdiyse, sana da aslan uyutan iğneler, bu iğneleri atan tüfekler ve hatta mideye elini sokmana gerek kalmasın diye de “mideden ekmek çıkarma” aparatları sunmakta.

Yalnız burada kritik bir nokta var ki yukarıda ifade edilen kolaylıklar,  daha büyük hatalara ve zararlara sebep olması da içten değil.  Taktir edersiniz ki enstrüman çoklaşınca orkestra şefi zorunluluk oluyor. Müdahale lazım mı değil mi, hangi enstrümanlarla nereye ne kadar müdahale edilecek, nasıl izlenip verileri ne şekilde toplanacak gibi bir dünya müdahale tekniği ve  materyali elinizin altında iken, sizi bekleyen ilk tehlike; sorunsuz ve verimli noktaların da sırf popüler olalım ya da sadece değişim olsun diye değiştirilmesidir. İş dünyasında sevdiğim ve zaman zaman hak verdiğim bir söz vardır: “çalışıyorsa kurcalama!”  O yüzden ilk önce neyin sorunlu olduğu, neyin ne zaman ne kadar değişeceğinin tespiti çok önemli. Yani bu işi hafife alıp yanlış müdahale ile olanı da bozma riski hiç de az değil.

Ama bunun da kolayı var. Modern zamanların bir özelliği de her konu için bir profesyonel yaratmış olmasıdır. Yani satış geliştirmek ya da marka olmak yolunda profesyonel bir danışman edindiyseniz bilin ki o andan itibaren modern zamanlarda her geçen gün lehinize işliyor.

Siz otururken sistem aslanın midesindeki ekmeği düzenli olarak çıkarıp, paketleyip size servis ediyor. E bu durumda "para kazanmak daha da kolaylaştı"  demek hiç de yanlış olmaz.


Modern zamanlar hayırlı, uğurlu ve danışmanlı olsun !


BİLAL GAPAYLAR
Pazarlama Uzmanı / Freelance